MELEKLER ZAMANI



Kitabın Adı: Melekler Zamanı

Kitabın Yazarı: Fatma Erdek

Yayınevi: Ephesus

Sayfa Sayısı: 544

Barlas Dream Otel'in sahibi, zeki ve yakışıklı bir adamdı. Her gece oteldeki işlerini bitirir bitirmez yıllardır içinde kanayan yaranın verdiği acıyı unutabilmek için kendini içkinin kollarını atıyordu. Ancak bu şekilde tüm bedeni, zihni ve ruhu uyuşuyor ancak bu şekilde geçmişin acılarından biraz olsun uzaklaşabiliyordu. Barlas alkol bağımlısıydı ve alkolün onu tüketmesine izin veriyordu. Küçük bir çocukken babasının onayı ile bir tarikata alınmış ve bu yüzden ailesinden, özellikle canından çok sevdiği ablası Yesra'dan uzak kalmış, yıllarca hapis hayatı yaşayarak eğitim görmüştü. Yesra'nın kendisinden oldukça büyük olan tarikat şeyhi ile evlendirildiğini öğrendiğinde kahrolmuştu. Daha fazla dayanamayacağını düşündüğü anda da tarikattan kaçmıştı. Dönüp kocası ölen ablasını ve yeğenlerini almak istemiş ama kendisini evlatlıktan reddeden babası ve onu babasının korkusundan eve almayan annesi gibi Yesra da istememişti. İşte o zaman Barlas'ın kalbindeki yara hiç kapanmayacak şekilde kanamaya başlamıştı.
Nesil iş başvurusu için gittiği oteli ve çevresini görür görmez hayran kalmış ve küçük bir tatil yapmaya karar vermişti. Etrafı keşfetmek için gezdiği sırada arabasıyla yanlarından geçen, yüzünü kısa bir an görmesine rağmen çok etkilendiği adamı görmüştü. Bu güne kadar hiç bir erkekten böylesine etkilememişti. O günden sonra her fırsatta kendisini fark ettirmeye çalışmış ancak bunu başaramamıştı. Olsun o Nesil'di hep beklediği aşkı yakalamıştı ve ellerinin arasından kayıp gitmesine izin vermeyecekti. Bu maceranın ona getireceklerinden kendisi de habersizdi.


Aşk nedir? Adına aşk demek için illa sevgiliye karşı mı hissedilmelidir? Kardeşe, evlada, yaradana yada güzel bir manzaraya hissedilenler de aşk olabilir mi?
Melekler Zamanı'nda aşkın her halini bulacaksınız. Bu kitapta toz pembe bir aşk yok aslında. Sancılı, tutkulu, can acıtan, örseleyen bir aşk Nesil ile Baran'ın aşkı. Onlar birbirlerini yakan aynı zamanda buza çeviren iki aşık ve tüm bunların hepsi aşktan! Bir de Barlas'ın ablası Yesra'ya duyduğu onu yakan, kavuran bir sevgisi var ki  okuduğunuzda içinize işleyen sizi allak bullak eden bir sevgi bu. Her satırda Yesra'ya duyduğu sevgi, ona duyduğu özlem ilahi gibi dökülüyor Barlas'ın ağzından.

Kitap Barlas'ın hem Yusuf ismi ile başlayan hayatını, tarikata gönderilişi ve burada çektiği acıları, nasıl Barlas olduğunu hem de Nesil ile yaşadıklarını anlatıyor. Genel olarak 3. şahıs anlatımı olmasına rağmen Barlas'ın geçmişini kendi ağzından okuyorsunuz. Yusuf'u ve onu Barlas yapan her olay, her duygu detaylı olarak anlatılmış. Kitap içinde kitap, hikaye içinde hikaye gibi olmuş. Hem Yusuf'u hem de Barlas'ı bu anlatımlardan dolayı öyle iyi tanıyor, yaşadıklarına öyle yakından tanıklık ediyorsunuz ki attığı her adımın ağzından dökülen her sözcüğün nedenini anlayabiliyor, ruhundaki derin ve hala kanayan yaraları sarmanın ne zor olduğunu hissedebiliyorsunuz. Yani benim için öyle oldu.
Yusuf'un yaşadıklarına çok üzülürken, bazen Barlas'a bazen de Nesil'e çok kızdım. Barlas'ın hikayesi detaylı anlatılmış olmasına rağmen okurken hiç sıkılmadım. Uzun uzun yapılan bazı betimlemeler normalde beni sıkmasına rağmen bu kitaptakilere bayıldım. Tekrar tekrar okuduğum yerler oldu. Altı çizilesi öyle çok cümleler vardı ki. Kitabı elimden bırakamadım ama bitmesini de istemedim. Hatta sonuyla ilgili kendimce ürettiğim tahminlerim doğru çıkarsa diye okumaya cesaret edemeyip bir iki gün kitabı elime bile alamadım :) Okumak için fazla beklemeyin derim.

Yorumlar