ŞAŞENKA




Kitabın Adı: Şaşenka

Kitabın Yazarı: Simon Montefiore

Yayınevi: Pegasus Yayınları

Sayfa Sayısı: 557

Şaşenka 16 yaşında, çok güzel, hırslı, gözü pek bir kızdı. Ailesi ile birlikte kocaman bir evde hizmetçilerle ve dadısıyla birlikte zengin bir hayat yaşıyordu. Ancak Şaşenka bu hayat tarzından hiç hoşlanmıyordu. En çok istediği şey dayısı Mendel'den aldığı dersler sayesinde sıkı bir Bolşevik olmaktı. Tek düşünebildiği devrim idi. Küçük yaşına rağmen partinin kendisine verdiği görevleri hayatını tehlikeye atarak yerine getiriyordu. Takvimler 1936 yılını gösterdiğinde Şaşenka dava arkadaşı Vanya ile evlenmiş ve harika iki çocuğu olmuştu. Çok güzel bir evde oturuyor ve bir dergide editörlük yapıyordu. Kıskanılacak bir hayatarı vardı. Ta ki 1 Mayıs akşamı evlerinde yapacakları kutlamaya amcasıyla birlikte gelen yazar Benya Golden ile tanışana kadar. O güne kadar örnek bir Rus kadını olan ve davasından başka bir şey düşünmemiş Şaşenka hiç bilmediği bir duyguyla tanışmıştı. Bu aşk aslında onları yakacak, yok edecekti.


Şaşenka kurgusal bir öykü ancak tamamen hayal ürünü değil. Yazarın Rus tarihi üzerine yaptığı on yıllık bir araştırma sonucunda arşivlerden bulduğu olay ve mektuplardan yola çıkarak yarattığı bir hikaye. Bir çok yer ve kişiler gerçek. Kitap üç bölümden oluşuyor. İlk bölümde 16 yaşındaki Şaşenka'nın hayatı sorgulaması ile başlayan süreçte dayısı tarafından eğitilmesi, partiye üye olmasıyla da devrim için aktif görevler alması anlatılıyor. İkinci kısımda evli ve iki çocuk annesi olan Şaşenka'nın bir yazarla tanışarak aşık olması ve bu yasak aşkın ortaya çıkmasıyla hayatlarının girdiği çıkmaz ve üçüncü bölüm 1994 yılında Katinka adındaki tarihçinin Şaşenka ve ailesinin bir anda ortadan kaybolmasıyla ilgili gerçekleri araştırmasını konu alıyor.
Kitap genel hatları ile böyle. Bendeki yarattığı hislere gelirsek; öncelikle Stalin döneminde geçiyor ve o dönemde yaşanılan acılar, kaybolan insanlar, kocalarını çocuklarını kaybeden kadınlar kısaca yaşanan trajediler bu hikaye üzerinden anlatılmış ve bu da beni çok etkiledi. Eşitlik isteyerek insanların yaşam haklarının ellerinden alınması; ailelerin, çocukların acı çekmesi adaletin neresinde bir kez daha kavramakta zorlandım açıkçası. Yaşamanın ya ada ölmenin tek bir kişinin ağzından çıkacaklara bağlı olması dehşet verici. Ki bu dehşeti tüm çıplaklığı ile okuyabilirsiniz bu kitapta. Şaşenka'ya gelince de onunla ilgili kitap boyunca hislerim değişti. Küçük yaşına rağmen kendi doğrularının peşinden giden, korkusuz hali hayranlık uyandırdı. İkinci bölümde iyi bir eş ve çok iyi bir anneydi ki tavırları onu sevmemi sağladı. Ama sonra Şaşenka bir hata yaptı hem de öyle bir hata ki kendini ve tüm ailesini uçuruma sürükledi. işte o zaman ondan nefret ettim. Sonraki yaptıkları çok fedakarcaydı elbette. Mekanların ve bazı kişilerin gerçek olması sürekli durup araştırma yapmama neden oldu. Böylelikle okurken gözümde mekanlar ve kişiler daha net canlandı. Kitabı genel olarak çok beğendim. Okumanızı tavsiye ederim.

Yorumlar