ERİK AĞACI







Kitabın Adı: Erik Ağacı

Kitabın Yazarı:Ellen Marie Wiseman

Yayınevi: Arkadya Kitap

Sayfa Sayısı:505

Christine kendisi ve annesinin çalıştığı evin sahibi Bauerman'ların yakışıklı oğlu Isaac'e aşıktı. 1938 in bir bahar günü beraber gezintiye çıkmışlardı ve Isaac duygularının karşılıklı olduğunu göstermiş, onu öpmüştü. Christine ayakları yerden kesilmiş vaziyette Isaac'in onu davet ettiği partiyi hayal ederek eve dönerken duvarlarda bazı afişler görmüştü: ''Yahudiler İmparatorluk Vatandaşı Olamayacak''... Eve gittiğinde annesinin iş saatinde evde olduğunu görünce şaşırmış, haberleri annesinden almıştı. Artık Bauermanlarda çalışmayacaklardı. Çünkü Alman ırkından olan vatandaşların Yahudilerle konuşmaları dahi yasaklanmıştı ve uymayan olursa tutuklanacaktı. Annesi  bundan sonra Isaac ile görüşmesini kesin bir dille yasaklamıştı. Ancak Christine ve Isaac her gece gizlice buluşmaya başlamışlar ve kısa süre sonra bu kötü gidişatın biteceğine inanmışlardı. Ancak hiçbir şey onların düşündüğü gibi olmadı. Her geçen gün kurallar artmış ve buluşmaları daha tehlikeli hale gelmişti. Isaac görüşmelerini önce haftada bire, sonra ayda bire düşürmüş, sonunda  buluşmamaları gerektiğini söylemişti. Christine ertesi gece yine onunla gizlice buluştukları yere gitmiş ancak Isaac gelmemişti. Aylar geçiyordu ve bir gün Christine bir komşularından Yahudilerin ortadan kaybolmaya başladıklarını öğrenmişti. Daha fazla dayanamayarak Bauermanların evlerine gitmiş ve onları bavulları hazırlanmış vaziyette bulmuş, fabrikada çalışmak üzere götürüleceklerini öğrenmişti. Aslında bu bir aldatmacaydı çünkü fabrikaya değil toplama kampına götürülüyorlardı. Artık hem Yahudiler hem de Hitler'in savaşa soktuğu Alman halkı için ölüm kalım savaşı başlamıştı.
 
Okuduğum Nazi Almanya'sı, savaş ve bu dönemlerde yaşayan insanların hikayelerini konu alan kitaplar bu aralar tesadüfen arka arkaya denk geldi. Diğerlerini olduğu gibi Erik Ağacı'nı da boğazım düğüm düğüm, gözlerimden firar etmek için fırsat kollayan yaşlarla okudum. Bittikten sonra internetten kitapta geçen Dachau kampının fotoğraflarına bakmaya başlayınca akmalarına engel olmam imkansız hale geldi. Bu yorumu kitabı bitirdikten yaklaşık iki saat sonra yazıyorum ama okuduklarım ve gördüğüm resimler yüzünden içimdeki sıkıntı hala devam ediyor. Bu güne kadar ısrarla savaş filmi izlemekten kaçan birinin - mesela herkesin seyretmediğimi duyduğunda yok artık dediği meşşhurr Er Ryan'ı Kurtarmak, Müfreze yada son yıllarda çekilen Savaş Vadisi ve Fury filmleri gibi - arka arkaya okuduğu bu kitaplar yüzünden baş ağrısı çekmesi normal sanırım. Kitaptaki hikaye Ellen Marie Wiseman'ın annesinin hikayesine dayanıyor. Hikayenin kurgu kısmı çok az. Yaşanan savaş, kıtlık, acılar, bombalardan kaçmak için sığınaklara kaçmaları ve daha bir çok olay gerçek. Bunu kitabın sonundaki röportajda okuyabilirsiniz.
Son olarak Erik Ağacı'nın çok okunduğunu ve beğenildiğini biliyorum ama okumamış olanlar için çekilen fiziksel acılar, yaşanan yokluğun sebep olduğu açlıklar, sevdikleri insanları kaybetmenin verdiği yürek yangınları her ne kadar içinizi parçalasa da okunmaya değer bir kitap olduğunu söylemeliyim.

Yorumlar