KURT SEYT VE SHURA



Kitabın Adı: Kurt Seyt ve Shura

Kitabın Yazarı: Nermin Bezmen

Yayınevi: PMR Publications

Sayfa Sayısı: 458

Özlem gidermiş, anılarla
Hatıralar hızlı uçar,
Binmişler troykaya
Dedem kovalarmış, elinde bir kadeh votka.
SONRA, GÖZÜNDE AKMAYAN YAŞLAR,
BİR TARİFSİZ ÖZLEM, RUSYA'YA VE SANA...

Size bu çok beğendiğim hikayeyi anlatmaya yazarın kaleminden Shura'ya ithafen yazılmış satırlar ile başlamak istedim. Çünkü daha bu birkaç satır bile bana Kurt Seyit'in sevdiği kadına ve vatanına duyduğu özlemi anlatmaya yetti. Kitap Kurt Seyit ve Shura'nın bir davette karşılaşmaları ve sonrasında ilişkilerinin ilerlediği bir bölüm ile başladı. Bir sonraki bölümde ise hikaye Seyit'in ailesi ve çocukluğuna döndü. Etkileyici bir başlangıcı olmasına rağmen Seyit'in doğumu, babasının onu askeri okula yazdırması, gençliği ve birbirlerine aşık olduktan sonra ülkede yaşanan siyasi karışıklıklar ve Bolşeviklerin yönetimi ele geçirmesiyle başlayan iç savaşta geçen günlerine kendimi öyle kaptırdım ki Shura ile ilgili anlara dönmek için ayrı bir heyecan yaşamadım. İlk karşılaştıkları o davetten hemen sonra çocukluğuna dönsün ve tekrar görüşmeleri ile başlayan birliktelikleri kesilmeden anlatılsın istedim. İçinde oldukları savaş yüzünden yaşadıkları kayıplar, acılar ve ayrılıklardan etkilenmemek elde değildi. Ama ne zaman ki olaylar iyice hız kazandı ve Seyit Bolşeviklerden kaçmak için yurdunu terk etmek zorunda kaldı işte o zaman içimde ince bir sızı kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı.  Kurt Seyit'in yazarın dedesi olması, yani gerçek bir hayat hikayesine dayanması yüzünden, gerçekleşmesini istemediğim olayları 'sadece bir kurgu' olduğu rahatlığını yaşayamadan okumak içimdeki hüznü arttırdı. Yaşadıkları vatan hasretini anlatmanın tarifi yoktu. Sonrası mı? Sonrası gözlerimden firar etmek için bekleyen gözyaşları ile sonunu bile bile ama yine de umut ederek okunan, o büyük aşkı anlatan satırlar.
Kurt Seyit'in ailesine bağlı, doğuştan liderlik özellikleri taşıyan, zeki ve cesur yapısına tabiki hayran oldum. Shura'yı onaylamadıklarında onlara sırtını dönerken hiç tereddüt etmemesi, Shura'nın da ailesini arkasında bırakarak sevdiği adamın peşinden tamamiyle yabancı olduğu bir ülkeye giderken gösterdiği cesaret aşklarının gücünü gösterdi.
Ancak geçmişlerine ait başka insanların hayatlarına girmesiyle birbirlerinden uzaklaşmaya başlamaları yüzünden tereddüte düşmedim değil. O zaman, hissettikleri aşk aslında şekil değiştirmişti de inanılmaz bir kaderi paylaşmak zorunda kalan, ailelerine, vatanlarına, aslında yaşamak istedikleri hayata hasret kalan iki yaralı ruhun teselliyi birbirlerinde bulması mıydı onları bir arada tutan diye düşünmeye başladım. Yaşadıklarının ya da yaşayamadıklarının sebebi ne olursa olsun kitaptan bana geçen his onlar adına duyduğum üzüntüydü. Keşke hayat onlara çok daha cömert davranabilseydi dedim. Kitabın sonunda Murka girdi hayatlarına. Henüz ikinci kitapta ne ile karşılaşacağımı bilmiyorum ama şu anda Murka'nın talihsizliğine üzülür durumdayım. İkinci kitabı okumadan önce sanırım Seyit ve Shura'nın etkisinden çıkmalıyım. İçinde tarihi bilgiler, yaşanmışlıklar, ayrılıklar ve kırık bir aşk hikayesi bulacağınız bu kitabı okumanızı tabi ki tavsiye ediyorum.

Yorumlar